25 Nisan 2016 Pazartesi

EK12 Bakanlıkların Çekincelerine İlişkin Rapor

DÖAP
DARBE-ZEDE ÖĞRENCİ ASKERLER PLATFORMU

“BAKANLIK”LARIN ÇEKİNCELERİNE İLİŞKİN RAPOR

Askerî darbeler Türkiye’yi demokrasi yolunda ilerlemekten ve olgunlaşmaktan alıkoyarken, kendi meslektaşlarını da “yargısız infaza” tabi tuttu. Hukuksuz bir şekilde binlerce asker işkencelere tabi tutuldu, zindanlara atıldı ve açlığa mahkûm edilerek TSK’den ilişiği kesildi.

Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, darbecilerin açtığı yaralarının sarılması için adım attı ve 22 Mart 2011 tarihinde, 6111 sayılı kanunla 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na Geçici Madde 32 eklendi. Yasadan yararlanacak kişiler Kanun metninde “12 Mart 1971 tarihinden bu kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askeri Şûra Kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları halinde hak sahipleri” olarak ifade edildi.

Yasayı uygulamakla görevli Milli Savunma Bakanlığı’nın açıkladığına göre, Geçici Madde 32’den yararlanmak için başvuran 4 bin 606 kişiden 1542’sinin başvuruları kabul edildi. Başvurusu kabul edilenlerden 629’u kamu kurum ve kuruluşlarının araştırmacı kadrolarına atandı. Kanun kapsamındaki 250 kişinin başvurusu reddedildi; 1991 kişinin başvurusu da yargı denetimine açık işlemle ilişik kesildiği gerekçesiyle geri çevrildi. MSB, uzman jandarma, uzman erbaş ve askeri öğrenciler ile 12 Mart 1971 tarihinden önce ordudan atılmış 847 kişinin kanun kapsamında olmadıklarını, bu nedenle başvurularının reddedildiğini bildirdi.

Bu sonuçlar şunu göstermektedir. 1971 den itibaren haksız, adaletsiz ve hukuksuz bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilen yaklaşık 4 bin kişi hak iadesi talep etmiştir. Bunlardan 1991 subay ve astsubay “yargı denetimine açık idari işlemle” ilişikleri kesildiği gerekçesiyle, 550 öğrenci asker ise, ilişkilerinin hem “yargı denetimine açık idari işlemle” kesildiği hem de yasa kapsamında olmadıkları gerekçesiyle yasadan yararlandırılmamışlardır. Dolayısıyla aynı statüdeki askerler ( hepsi 926 sayılı TSK Personel kanunu kapsamında asker), aynı idare tarafından ve aynı gerekçelerle ( inanç ve düşünceleri darbecilerle aynı olmadığı için) Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesiliyor. Ancak bir kısmının hakkı iade edilirken, bir kısmının hakkı iade edilmiyor. Ret cevabı verilen askerlerin tek “günahları” ise,  ilişkilerinin “sözde yargı denetimine açık idari işlemlerle” kesilmiş olması.

Bu vicdanları sızlatan ve kabul edilemeyecek haksızlığın telafisi için, Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili Sayın Selçuk Özdağ ve arkadaşları, 28.05.2012 tarihinde 926 sayılı kanuna geçici 33.madde eklenmesini içeren kanun teklifini T.B.M.M Grup Başkanlığına sundular. Bu kanun Teklifine ilişkin, Milli Savunma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı görüşlerini bildirdiler. Bildirilen görüşlere bakıldığında, Bakanlıkların yasa teklifi konusunda farklı çekinceleri olduğu görülüyor. Bakanlıkların çekincelerini soru formuna getirerek, içeriklerindeki hatalı yorum ve gerekçelere cevaben gerçek durumlara açıklık kazandıran bu rapor belirsizlik ve haksızlıkların giderilmesinde yasama erkinin yararlanabileceği bir belge olması amacıyla hazırlanmıştır.

1- “Kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilen askerlerin ilişik kesme işlemlerinin yargı denetimine açık olduğu gerekçesiyle, 926 sayılı Kanunun geçici 32nci maddesi ile yapılan yasal düzenlemeden yararlandırılma-ması adil bir uygulama mıdır? Bu adaletsizlik yeni bir yasayla giderilemez mi?
Kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilen askerlerin ilişik kesme işlemlerinin yargı denetimine açık olduğu gerekçesiyle, 926 sayılı Kanunun geçici 32nci maddesi ile yapılan yasal düzenlemeden yararlandırılmaması adil bir uygulama değildir.”

“Yargı denetimine açık” idari işlemlerle ilişiği kesilenler yargı yoluna başvurmuşlardır ama başvurular ret ile sonuçlanmıştır. Zira TSK’ den “yargı denetimine açık idari işlem” ile ilişik kesme işlemlerinin gerçekte yargı denetimine açık olmadığı literatürden yapılan aşağıdaki özet tespitler ile görülmektedir. (Ayrıntılar için: 12 Mart 1971-2010 Döneminde TSK İle İlişkisi Kesilenler İçin, “YARGI DENETİMİNE KAPALI İŞLEMLER” İFADESİNİN HUKUKİ DEĞERLENDİRMESİ” Raporu ektedir)
·    Bir işlemin yargı denetimine açık olduğu iddiasında/savunmasında bulunabilmek için, hak sahibine “etkili bir başvuru hakkı tanınıp tanınmadığına” bakılmalıdır.
·   Etkili başvuru hakkının kabulü için;  ‘teorik ve hayali” değil fiilen ve gerçekten mevcut bulunması, yani sonuç doğurabilir cinsten olması gereklidir.
·   AİHS 6.madde kapsamındaki mahkemenin; tarafsız, adil ve kanuni mahkeme olması gereklidir.
·   TSK’dan ilişiği kesilenlerin başvuracağı yargı mercii Askeri Yüksek İdare Mahkemesidir.
·   AYİM, bağımsız/adil/tarafsız bir mahkeme olmayıp, 12 Mart döneminde darbeci askerlerin talimatıyla yasal nitelik kazandırılmış bir kurumdur. 
·   AYİM bünyesindeki askeri personelin tümü yargıç statüsünde değildir. Dolayısıyla AYİM mahkeme değildir.
·   AYİM, AİHS 6. ve 13.maddeleri kapsamında etkin başvuru hakkının tanındığı ve adil yargılanmanın yapılabileceği bir mahkeme değildir.
·   Diğer yandan istisnai de olsa, AYİM’ in mağdur lehine verdiği kararlar idare tarafından uygulanmamıştır. Darbe dönemlerinde Verilen Tek olumlu karar 12 Mart döneminde  Dz.Tğm.Hasan Gerçek hakkında olup, bu karar Kuvvet komutanlığı tarafından uygulanmamıştır.
  • Bütün bunların yanında, AYİM kanununun 21.maddesine göre  “disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır” 
  • TSK’dan ilişiği kesilen askeri öğrencilerin bir kısmı,  sözde “disiplin suçları” nedeniyle verilen cezalar sonucu disiplin notları düşürülerek hileli tasarrufla ordudan uzaklaştırılmıştır. AYİM yasa ile tanımlanmış sorumlulukları sebebiyle hileli disiplin cezalarını denetleyememekte, sorgulayamamakta ama bu cezalar nedeniyle ilişiği kesilen askeri öğrencinin ilişik kesme işlemini şekilsel yargılayabilmektedir. Neden sonuç ilişkisi kurma yetkisi olmayan bir yargı denetimi gerçek bir yargı denetimi değildir.
2- “Subaylıktan, astsubaylıktan ve askeri öğrencilikten çıkarılanların, çıkarılma işlemleri hakkında dava yoluna gitmeleri mümkün müdür? Bu anlamıyla, askeri öğrencilikten çıkarılanlar ile subaylıktan veya astsubaylıktan çıkarılanların durumlarının aynı olmadığı düşünülebilir mi?”

Subay ve astsubayların TSK’dan ilişiklerinin kesilme işlemleri Yüksek Askeri şura kurulmadan önce Kararnamelerle “yargı denetimine açık idari işlemlerle” yapılmaktaydı. Bunun istisnası 12 Eylül 1980 Darbecilerinin çıkardıkları ve 1982 anayasasının yürürlüğe girdiği süreye kadar geçerli olan “anayasayı Koruma Kanunu” dur. Bu kanuna göre kararnamelerle ilişiği kesilen subay ve astsubayların yargı yoluna başvurma hakları yoktur.
Yine Askeri öğrenciler, Okul Disiplin Yönetmeliğine göre yüksek disiplin kurulu karar ve Kuvvet komutanlığı onayıyla çıkarılabildiği gibi Askeri Ceza Kanununa göre de çıkarılabilmektedir.  İlişik kesme işlemleri yargı yoluna açık ama ilişik kesmenin dayanağı olan disiplin cezaları AYİM kanunu 21. maddesinde ifade edildiği gibi yargı denetimine kapalıdır.

Sonuç olarak, subay, astsubay ve öğrenci askerlerin idari kararla ilişiğinin kesilmesi işlemleri özü itibariyle aynıdır.  İlişik kesme işlemi, esas olarak 926 Sayılı Kanunun değişik maddelerine dayandırılmaktadır.  Çıkaran İdari birim ve çıkarılma tarihine göre subay ve ast subayların ilişik kesme işlemlerinin yargıya açık ya da kapalı olması değişmektedir.
AYİM’ de ilişik kesmeye ilişkin tam yargı davası açma hakkı olduğu gerçeği yansıtmamaktadır. AYİM kanunun 21.maddesi bunu göstermektedir.  Disiplin cezaları neticesinde okullardan çıkarılan askeri öğrencilerin AYİM’ e itirazları halinde,  çıkarılmaya sebebiyet olan disiplin cezaları sorgulanmamaktadır (Ek: Salim SAKAR kararı) (Ayrıntılar için EK: Öğrenci Askerler Raporu)

3- “926 sayılı kanuna eklenecek yeni bir geçici madde ile geçici 32nci maddeyle tanınmış haklardan yararlanmak için başvuru gerekli midir?  Mevcut emeklilik hakları daha yüksek olanların durumu ne olacaktır? Bu konularda bir belirsizlik var mıdır?”

Geçici 32.maddede yasadan yararlanmak isteyenlerin, Milli Savunma Bakanlığına başvurmaları gerektiği belirtilmektedir. Çıkarılacak yeni geçici maddeden yararlanmak için de başvuru gereklidir. Yararlanmak istemeyen başvurmaz.
Eklenecek yeni geçici maddede, geçici 32.maddeye atıfta bulunmaktadır. Dolayısıyla geçici 32.maddenin (b) fıkrasının son cümlesi aynen şudur: Ancak bunlardan, daha önceden herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan aylık veya gelir alanlara, yüksek olan aylık veya gelir bağlanır.  Bu hükmün gereği olarak örneğin 32.Maddeden faydalananlardan milletvekili emeklisi Rasim ÇAKIR, emekli subay kimliği alıp milletvekilliği emekli maaşı daha yüksek olduğu için mv. emekliliği koşullarına devam etmektedir. Sonuç olarak bu konularda bir belirsizlik yoktur.

4- “Askeri öğrencilikten çıkarılanlardan fakülte ve yüksekokullarda eğitime devam edeceklerin sosyal güvenliklerine ilişkin yükümlülükleri nasıl yerine getirilecektir?”

1971 ve1980 dönemlerinde ilişiği kesilen Asker öğrencilerin tümünün emsalleri (aynı dönem arkadaşları) emeklilik haklarını elde etmiştir. Fakülte veya yüksekokulda okuyacak kişi yoktur. Dolayısıyla bu öğrencilerin sigortalılık hali de sorun teşkil etmemektedir. Henüz emsalleri emeklilik hakkı elde etmemiş olan son dönemlerde ilişiği kesilen öğrencilerin ise üniversitelere yatay geçiş vb. hakları çeşitli yasal düzenlemelerle verilmiştir.
Yine de bu durumda olanlar var ise; tamamlanacak eğitim ve öğretim sürelerine karşılık gelen sosyal güvenlik kesenekleri,  5510 sayılı kanunun 4-c maddesine göre şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapan emsalleri için ödenen prim üzerinden ödenecektir. Bu konularda 32.maddeye atıf yapılmış olup 32.maddede emsalleri için yeterli açıklıkta düzenleme vardır. Buna rağmen ekteki geçici 33.madde teklifinde tekrar mahiyetinde olsa da açıklık getirilmiştir.

5- “TSK personeli emsalleri henüz emeklilik hakkını elde etmemiş olan ilişiği kesilen öğrenci askerlerden, 657 sayılı kanunun 48nci maddesinde yer alan koşulları yerine getiremeyenlerin durumu ne olacaktır?”

Özlük hakları iade edilmeyenlerin hemen hemen tümü; 1971 ve1980 dönemlerinde ilişiği kesilen Asker öğrenciler olup, bunların tümünün emsalleri (aynı dönem arkadaşları) emeklilik haklarını elde etmiştir. Dolayısıyla ilişiği kesilen bu öğrenci askerlerden 657 sayılı kanunun 48nci maddesinde yer alan koşulları yerine getiremeyenler var ise dahi memurluğa atanmalarına gerek olmadığı için sorun yoktur.

Eğer, öğrenimlerine devam ederek bitirenlerden 657 sayılı kanunun 48nci maddesinde yer alan koşulları yerine getiremeyenler var ise, bu öğrenci askerlerin emeklilikleri için kalan süreye ait sosyal güvenlik kesenekleri ilgili Kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca karşılanır. Bu kişiler emsallerinin emeklilik tarihine kadar beklerler ve emsallerinin emeklilik tarihinde 32.maddedeki emeklilik hakkından yararlanırlar. Yine bu konularda geçici 32.maddede emsali subay ve astsubaylar için yeterli açıklıkta düzenleme vardır. Buna rağmen ekteki geçici 33.madde kanun teklifine 32. Maddede olan şu ibareler eklenmiştir. “Bu kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir. Bu kişilerin sicil dosyalarında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas tüm bilgi ve belgeler, herhangi bir müracaat aranmaksızın hükümsüz sayılarak dosyalarından çıkarılır ve herhangi bir işleme esas alınmazlar.”  Yine 33.madde kanun teklifine ek olarak, “Bu kişiler ilişkisi kesilmeyen ve TSK’da görevlerine devam eden aynı dönem öğrencilerinin emsalleridirler. Bu kişiler hangi muvazzaf statünün (subay, astsubay) öğrencisi ise,  o statüdeki emsalleriyle aynı hakları elde ederler. Bu kişilerin işlemleri, emsallerine ilişkin32. Maddede yer alan düzenlemelere göre yürütülür.” ibaresi eklenerek konuya açıklık getirilmiştir.

6- “Geçici 32. maddede kanundan yararlanacak kişilerin ilişiğinin kesilmesini gerektiren haller sınırlı olarak sayılmış mıdır? Örneğin 926 sayılı kanunun 50 ve 94ncü maddelerine atıf yapılmış mıdır? Geçici 32.maddeyle düzenlenen kanun hükmünün ruhu, adalet ve hukuk ilkeleri itibariyle bu haktan yararlanması uygun olmayan kişilerin de kapsama girmesi söz konusu olmuş mudur? Örneğin terör olaylarına karışığı, rüşvet, yolsuzluk vb. yüz kızartıcı fiilleri işlediği maddi delillerle sabit olduğu için ilişiği kesilenler kapsama girmişler midir?”

Geçici 32.maddede ilişik kesilme nedenleriyle ilgili bir sınırlama yoktur. İlişiğinin kesilme biçimine dair bir sınırlama vardır. 926 sayılı kanunun herhangi bir maddesine atıf yapılmamış olup, kapsam 12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri” olarak belirtilmiştir.

Yasadan yararlanacaklar MSB’ye başvurmuşlardır. MSB düzenlenen kanun hükmünün ruhu, adalet ve hukuk ilkeleri itibariyle bu haktan yararlanması uygun olmayan kişilerin olup olmadığını tespit ederek başvuruları sonuçlandırmıştır. Aynı başvuru koşulu , ekteki geçici 33.madde kanun teklifi için de geçerlidir.

Buna rağmen kanun teklifine “hukuki maddi delil kriterlerine uygun maddi delile dayalı terör olayları, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık vb. yüz kızartıcı fiiller hariç olmak üzere gerekçeleri muvazaalı, hukuki delil ve kriterlerden yoksun, kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle ilişiği kesilenler” ibaresi eklenmiştir

7- “5534 sayılı Emekli sandığı Kanununun 31 maddesinde,  Yine 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun dördüncü fıkranın (d) ve (e) bentlerinde belirtilen okulları tamamlamadan ayrılanlar ile bu okulları tamamlamalarına rağmen görevlerine başlamadan ayrılanların, bu okullarda geçen eğitim süreleri sigortalılıklarından sayılmaz hükümleri mevcuttur.

Yapılmak istenen kanun değişikliği ile tanınan haklar, 5510 ve 5434 sayılı kanunların yukarıda izah edilen maddeleri ile çelişki oluşturmakta mıdır? 32. Maddede ve önerilen kanun teklifinde bu çelişkiyi gideren bir hüküm var mıdır?”

Geçici 32.madde tüm sonuçlarıyla birlikte ilişik kesme işlemini hükümsüz kılmaktadır. Darbezede askerleri ilişikleri kesilmemiş hale getirmektedir. Bu yasa düzenlemesiyle ilişiği kesilen öğrenci askerler ilişiği kesilmemiş hale geldikleri için, Emekli Sandığı Kanunu 31.maddesi ve aynı şekilde 5510’un 4-d ve e bentlerinin de dışındadırlar.

32. maddede bulunan ve 33.madde yasa teklifinde de tekrar edilen düzenleme “ Bu kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir.” şeklinde tanımlayarak yoruma yer bırakmayacak netlik getirmiştir. Maddedeki bu düzenleme ilişik kesme işlemini hükümsüz kılmaktadır. Bu durumda, 32. Maddedeki bu hükümle atılmamış kabul edilen ve bu güne kadar TSK personeli olan öğrenci askerler için Bakanlığın sözünü ettiği yukarıdaki maddeler geçerli değildir.( Ayrıntılar için, EK: Öğrenci askerlerin sosyal güvenlik ve emeklilik hakları Raporu)

8- “926 Sayılı TSK personel kanununa tabi asker personel olan askeri öğrencilerden ilişiği kesilenlerin hangi süreler bakımından sosyal güvenliklerinin sağlanacağı, araştırmacı kadrolarına nasıl atanabileceği, emeklilik için kalan süreye ilişkin keseneklerini ödeme hususunda teklifte yeterince açıklık var mıdır?”

Geçici 33.madde kanun teklifi, 32. maddeye atıfta bulunmaktadır. Buna rağmen kanun teklifine 32. maddede bulunan  Bu kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir. Bu kişilerin sicil dosyalarında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiklerinin kesilmesine esas tüm bilgi ve belgeler, herhangi bir müracaat aranmaksızın hükümsüz sayılarak dosyalarından çıkarılır ve herhangi bir işleme esas alınmazlar.”  İfadeleri eklenmiştir.  Bununla yetinilmeyerek 33.madde kanun teklifine, “Bu kişiler ilişkisi kesilmeyen ve TSK’da görevlerine devam eden aynı dönem öğrencilerinin emsalleridirler. Bu kişiler hangi muvazzaf statünün (subay, astsubay) öğrencisi ise,  o statüdeki emsalleriyle aynı hakları elde ederler. Bu kişilerin işlemleri, emsallerine ilişkin 32.maddede yer alan düzenlemelere göre yürütülür. 32. Maddede belirtilen şekilde sosyal güvenlik intibakları yapılır ve emeklilik kesenekleri ödenir.  ibareleri eklenerek konuya açıklık getirilmiştir.

9- “Kanun koyucu ( Geçici 32 madde ile ) yargı denetimine kapalı işlemlerle TSK’dan ilişiği kesilenlerin “yargı denetimine kapalılık”  nedeniyle zaruretten oluşan “yargılanamama” halini gidermek için mi böyle bir hüküm vazetmiştir?  “Haklarında kesinleşmiş yargı kararı olmadan” ilişiği kesilenler için zaruretten oluşan bir mağduriyet yok mudur?”

Geçici 32.madde ile “Yargı denetimine kapalılık” nedeniyle zaruretten oluşan “yargılanamama” halinin giderilmesi için böyle bir hüküm vazedilmiş olunsa idi bunu gidermek için ilgili kişilere yargılanma hakkı verilir AYİM ‘e gitmeleri için yol gösterilir idi. Halbuki yargılanma hakkı yerine doğrudan hak tesisi yapılmıştır.

Yargıya Açıklık Kapalılık Konusu çok şekli olarak değerlendirilmektedir. Oysa söz konusu 32. ve önerilen 33.maddeler, OLAĞANÜSTÜ DÖNEMİN HUKUKLA DEĞİL, TALİMATLA KARAR VEREN MAHKEMELERİNİN, İDARİ OTORİTELERİNİN işlemleriyle ilgilidir. Bu 32. maddenin gerekçesinde açıklıkla belirtilmektedir. 32. Madde gerekçesinde belirtildiği gibi, bu yasa  “Hukuk Devleti” ilkesiyle ilgili olarak, geçmişte bu ilkeyle ilgili yaraların sarılması amacıyla çıkartılmıştır.

10- “Sadece “yargı denetimine kapalı işlemler” sonucunda TSK’den ilişiği kesilenlerin Kanun kapsamına alınıp, diğerlerinin alınmaması Anayasa eşitlik ilkesine aykırı değil midir? Anayasa Mahkemesinin bu konuda kararı var mıdır?”

Milli savunma Bakanlığı “Anayasa Mahkemesinin 27Nisan1993 tarihli ve 1992/37 esas ve 1993/18 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, zamanında yargı yoluna açık bir işlemle ilişiği kesilenler ile yargı yoluna kapalı bir işlemle ilişiği kesilerek konuyu yargısal alana taşıyamayan kimseler hakkındaki bu düzenleme eşitlik ilkesi ile ilgili bir husus değildir.” demektedir.

Atıfta bulunulan Anayasa Mahkemesi kararı   25.6.1992 günlü, 3825 sayılı "2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu ile 190 ve 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. , 3. , 4. , 8. , 12. , 16. , 17. maddelerinin Anayasa'nın 8. , 10. , 104. , 105. , 140. ve 159. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle ilgili bir karardır.

Bu kararda “yargı yoluna açık bir işlemle ilişiği kesilenler ile yargı yoluna kapalı bir işlemle ilişiği kesilerek konuyu yargısal alana taşıyamayan kimseler hakkındaki bu düzenlemenin  eşitlik ilkesi ile ilgili bir husus olmadığına” dair bir hüküm yoktur.

Bu mesnedi olmayan bir gerekçe olup, sadece kapalı işlemler sonucunda ayrılanların kanun kapsamına alınıp diğerlerinin alınmamasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturduğunu ortadan kaldırmamaktadır.

11- Hali hazırda herhangi bir okuldan mezun olmayan bir öğrenciye mesleğinin icrası için gerekli olan mezuniyet diploması verilmemektedir. Bu diplomaya hak kazanamayan öğrenciler, mezun olan öğrencilere tanınan mesleki unvan, mevki ve haklardan  (doktor, mühendis,  vb.) faydalanamazken, askeri okullardan mezun olmayan askeri öğrencilerin  eğitimini tamamlamış, mezun olup muvazzaflığa naspedilmiş bir personele sağlanan haklardan faydalanması yasa, hukuk ve adalet ilkelerine uygun mudur?”

Ekdeki 33.madde teklifinde yer alan askeri öğrenciler, lise öğrencileri değil, Askeri Yemin edip, İç Hizmet ve TSK Personel Kanununa göre “Asker Kişi” sayılan Harp Okulu ve Astsubay okulu öğrencilerle ilgilidir.  Bu kişiler askerlik mesleğinin kanun olan 926 sayılı personel kanununa tabidirler. Hiçbir mühendislik fakültesi öğrencisi, mühendislerle aynı kanuna tabi değildir. Kamuda çalışan bir mühendis 657 sayılı devlet memurları kanuna tabi iken, mühendislik fakültesi öğrencisi bu kanuna tabi değildir. Öğrenci askerlerin subay ve astsubaylar gibi sosyal güvenlik ve emeklilik hakları varken, mühendislik öğrencisinin yoktur. Bu konuda ekte sunduğumuz “Öğrenci askerler ile Üniversite öğrencileri arasındaki farklar raporunda” ayrıntılı açıklamalar mevcuttur. Burada bir özet yapmak gerekirse;
Mevcut yasalara göre askeri öğrenciler;
  • Subay ve astsubaylar gibi, 926 sayılı TSK Personel kanunu ve İç Hizmet Kanununa tabidirler.
  • 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun uygulaması bakımından askerlik yükümlülüğü altına girmiş sayılır ve diğer askerlere uygulanan hükümler bunlara da aynen uygulanır.
  • 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 dönemindeki yasalara göre, subaylar gibi mecburi hizmet süresi (15 yıl) bitmeden TSK’den ayrılamazlar.
  • Subaylar, astsubaylar ve askeri öğrenciler, bu kanuna ve bu kanuna dayanılarak çıkan tüzük ve yönetmeliklerin kendileri hakkında aynen uygulanmasını istemek hakkına sahiptirler. (926 sayılı TSK Personel Kanunu md.6)
  • Fakülte ve Yüksekokullarda okuyan askeri öğrenciler ile Harp Okulu öğrencilerine subaylar gibi; astsubay hazırlama ve astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencileri ile astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulanlara astsubaylar gibi muamele olunur. (211 sayılı İç Hizmet Kanunu md.92)
  • 18 yaşından itibaren 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabidirler. Bugün ise, 5510 sayılı Kanunun 4-c maddesine tabidirler.    Harbiyeli askerlerin emeklilik primleri teğmen maaşı üzerinden ödenir.
  • Askeri öğrenciler savaş, ülkenin işgal altına alınması, vb. olağanüstü hallerde, mezun olmadan subay olarak ülke savunmasında görevlendirilebilirler. Cemal Gürsel buna örnektir.
  • Hangi muvazzaf (subay, astsubay) statünün öğrencisi iseler, onlar gibi emeklilik dahil tüm sosyal güvenlik haklarından yararlanırlar. (Dergi No:7, Karar Dairesi: AYİM. 2.D. Karar Tarihi: 27.02.1991, Karar No: 90/78 E. Karar No: 91/98K.)
12- “Kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilen askerlere hak iadesi durumunda;  “yargı yolu açık” ilişik kesmelere hak verilmiş olacağından, 1960’tan bu yana ilişiği kesilmiş askerler, polisler, öğretmenler, öğrenci askerler, 1402’likler dahil her kesim kapsama girecek midir?  Demokratik hukuk devleti darbecilerin açtığı yaraları sarmak ve adaletsizliği giderme kararını mali yüke göre mi vermelidir?”

Kanun teklifinin kapsamı; 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel kanununa tabi askerlerden 1971 den bu güne kadar kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan idari işlemlerle ilişikleri kesilenlerle sınırlıdır.  Bu nedenle bu kapsamda olmayan hiç kimse kapsama girmez.  Ancak, bu yasayı örnek göstererek kendileri için de yasa çıkarılmasını talep edenler olabilir.
Ancak böyle bir talep olsa dahi, çok istisnai ve sınırlı sayıda kişiyi kapsayacak biçimde olabilir.
 Zira 1960 darbesi mağduru askerler dört ayrı yasayla haklarını eksiksiz almışlardır.
Sivil memurlar, polisler, 1402’likler, 2559’lukların da Danıştay’ın içtihat kararı sonrasında mahkemelere başvurarak haklarını almışla ve alınamayan haklar ise 1995’te çıkarılan 4045 sayılı kanunla ihya edilmiştir. Son olarak, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı 2008 yılı Nisan ayında TBMM’de yasalaşırken, 28 Şubat sürecinde disiplin cezalarına çarptırılan, 639’u meslekten çıkartılan toplam 20 bin 543 sivil kamu görevlisinin mağduriyetleri verilen değişiklik önergesinin kabulüyle giderilmiştir.
Cumhuriyet tarihi boyunca çıkarılan çeşitli “af” yasalarıyla sivil üniversite öğrencilerinin mağduriyetleri giderilmiştir. Yine 28 Şubat sürecinde mağdur edilen asker ve ya sivil tüm öğrencilerin, tüm mağduriyetleri defaten çıkarılan yasalarla telafi edilmiştir.
Hakları ihya edilemeyen ve mağduriyetleri devam edenler sadece 12 Mart 1971 darbecilerince ilişiği kesilen subay, astsubay ve öğrenci askerler, 12 Eylül 1980 darbesi hazırlık süreci ve sonrasında darbecilerce ilişiği kesilen öğrenci askerler, 1984 den sonra kararnamelerle ilişiği kesilen subay ve astsubaylar ve sıkıyönetim mahkemesi mağduru askerlerdir. İlişiği kesildiği dönemde yargıya başvuran bu kişilerden hiçbirine, bağısız yargı kimliği ve hâkimlik teminatı olmayan AYİM’den olumlu karar çıkmamıştır. Bunlar yaklaşık 1500 kişidir ve çok büyük çoğunluğu zaten emekli olduklarından yapılacak iş intibaktan ibarettir.
Kaldı ki,  Türkiye Cumhuriyeti demokratik hukuk devletidir. Demokratik hukuk devleti, bir mağduriyetin varlığını teslim etme ve giderme kararını getireceği mali yüke göre karar vermemesiyle hukuk devletidir.


DARBE-ZEDE ÖĞRENCİ ASKERLER PLATFORMU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder