DÖAP
DARBE-ZEDE
ÖĞRENCİ ASKERLER PLATFORMU
TSK PERSONEL KANUNU GEÇİCİ MADDE 32 BAĞLAMINDA
“ASKERİ ÖĞRENCİLER”
Askeri darbe
dönemlerinde mahkeme kararına dayanmayan idari işlemlerle Türk Silahlı
Kuvvetleri’nden ilişiği kesilen askeri personelin özlük haklarının iadesini
öngören 6191 sayılı Kanun 22 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
6191 sayılı
yasa ile TSK Personel Kanununa Geçici Madde 32 eklenmiştir. Özlük hakları iade
edilecek personel kanun metninde, “12 Mart 1971 tarihinden bu kanunun yayımı
tarihine kadar, yargı denetimine kapalı
idari işlemler veya Yüksek Askeri
Şura kararları ile Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler ” olarak sıralanmıştır.
Geçici Madde
32, münhasıran, hizmet kusuru işlemediği halde görüş ve inancından dolayı,
kesinleşmiş mahkeme hükmüne dayanmayan idari kararlarla ilişiği kesilen
personelin özlük haklarının iadesini amaçlamaktadır.
Yargı
denetimine kapalı kararnameler ve YAŞ kararlarıyla ilişiği kesilenlerin
çoğunluğunun başvuruları kabul edilmiş; MSB’nin kanun kapsamında olduğunu kabul
ettiği 250 kişinin yanı sıra 12 Mart 1971 döneminde ve 1984’ten sonra
kararnamelerle ilişiği kesilmiş rütbeli personel ile askeri öğrencilerin
başvuruları ise reddedilmiştir.
Oysa 12 Mart
1971 dönemi ve 12 Eylül 1980 dönemi darbe ve darbeye hazırlık süreçlerinde
TSK’den ilişiği kesilen askeri öğrenciler de yasadan yararlandırılmalıydılar.
Bu raporda,
askeri öğrencilerin neden Geçici Madde 32 kapsamında sayılması gerektiğine
ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
***
YASALAR VE
ASKERİ ÖĞRENCİLER
Askeri öğrenciler yasalar karşısındaki
farklılıklarına göre;
a-Askeri
lise öğrencileri
*926 sayılı TSK Personel kanununa tabi
değildirler.
*Kendi istekleri ile her zaman okuldan
ayrılabilirler.
* Emekli sandığı kanununa (Bugün için 5510
sayılı kanunun 4-c maddesine) tabi değildirler.
b- Harp
Okulu, Fakülte ve Astsubay hazırlık okulu öğrencileri.
*Subay ve astsubaylar gibi, 926 sayılı TSK
Personel kanununa tabi askerdirler.
*Subay ve astsubaylar gibi İç Hizmet Kanununa
tabidirler.
*1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ve 353
sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun uygulaması
bakımından askerlik yükümlülüğü altına girmiş sayılır ve diğer askerlere
uygulanan hükümler bunlara da aynen uygulanır.
*18 yaşından itibaren Emekli Sandığı Kanununa
tabidirler. Hangi muvazzaf (subay, astsubay) statünün öğrencisi iseler onlar
gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanırlar.
*Mecburi hizmet süresi (15 yıl) bitmeden
okuldan / TSK’den ayrılamazlar.
*Dolayısıyla askeri lise öğrencileri önce
öğrenci sonra askeri öğrenci iken; harp okulu öğrencileri önce asker sonra
öğrenci askerdirler.
***
ÖĞRENCİ / MUVAZZAF VE YARGIYA AÇIK / KAPALI İŞLEM
AYRIMININ ADALETSİZLİĞİ
Yasanın
Kapsamı
Yasa “kapsam” ve “yapılacak işlem”
olarak adlandırılabilecek iki bölümden oluşmaktadır.
Kapsam bölümü aynen şöyledir: “GEÇİCİ
MADDE 32- 12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar, yargı
denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile Türk
Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak sahipleri,
bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli Savunma
Bakanlığına başvururlar.”
Görüldüğü
üzere yasa, 12 Mart 1971’den yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar TSK’den idari işlemlerle ilişiği kesilen
askeri personeli kapsamaktadır. Askeri öğrenciler de subay ve astsubaylar
gibi TSK mensubudurlar ve Geçici Madde 32’de yasanın askeri öğrencileri
kapsamadığına ilişkin bir ifade yoktur. Bu durumda “yapılacak işlem” bölümünde
öğrencilerden söz edilmemesi eksiklik, adaletsizlik ve ayrımcılıktır.
Yasanın Amacı, Ayrımcı Davran-ma-mayı Gerektirir
Yasanın amacı,
gerekçe bölümünde aynen şöyle ifade edilmiştir:
“Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilip,
bu kararların yargı denetimine kapalı olması nedeniyle hukuken haklarını
arayamayan kişilerin yoksun bırakıldığı hakların geri verilmesine ilişkin
düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan düzenlemeyle, bir yandan hukuk
devletinin gerekleri yerine getirilmeye çalışılırken, diğer yandan da Devlet
tarafından mağdur edildiğini düşünen kişilerin hukuk devletine olan
inançlarının pekiştirilmesi amaçlanmıştır.”
Yasanın
yapılacak işlemler bölümünde de “a) Bu
kişilerin ilişiklerinin kesildiği tarihten bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar geçen süreleri Türk Silahlı Kuvvetlerinde geçmiş kabul edilir” ve ı)
Bu kişilerin sicil dosyalarında yer alan, Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ilişiklerinin kesilmesine esas tüm bilgi ve belgeler, herhangi bir müracaat
aranmaksızın hükümsüz sayılarak dosyalarından çıkarılır ve herhangi bir işleme
esas alınmazlar.” diye vurgulanarak, darbe dönemlerinde ve ara süreçlerdeki
hukuksuz ilişik kesmelerin “yok hükmünde” olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla
düşünce ve inançlarından dolayı TSK'den ilişiği kesilen muvazzaf ya da
öğrencinin ilişik kesme işlemi yok sayılmaktadır. Yasa, teğmen veya astsubay
çavuşun hiç ilişiği kesilmemiş gibi özlük haklarının iadesini öngörmektedir.
Subay ve astsubay gibi TSK Personel Kanununa tabi askeri öğrenciler de aynı
şekilde muhakeme edilmeli; görüş ve inancından dolayı haksız idari işlemle
ilişiği kesilmiş askeri öğrenci de ait olduğu statünün haklarından
yararlandırılmalıdır.
***
926 Sayılı TSK Personel Kanunu ve Statüler
TSK Personel Kanunu Harp Okulu, Fakülte ve
Astsubay hazırlık okulu öğrencilerinin subay ve astsubaylarla birlikte Türk
Silahlı Kuvvetlerini oluşturduğunu belirtmektedir. Bu durum kanun maddesinde;
“Madde 1 – Bu kanun, Türk Silahlı
Kuvvetlerine mensup subaylar, astsubaylar ile harb okulları, fakülteler, yüksek
okullar ve astsubay okullarında öğrenim yapan asker öğrencilere uygulanır”
denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır.
Öğrencilerin
bu kanuna istinaden çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerin kendilerine de aynen
uygulanmasını isteme hakları,
“Madde 6 – Subaylar, astsubaylar ve askeri
öğrenciler, bu kanuna ve bu kanuna dayanılarak çıkan tüzük ve yönetmeliklerin
kendileri hakkında aynen
uygulanmasını istemek hakkına sahiptirler.”
ifadesiyle kanunda yer almaktadır.
Yine 7’nci
maddede rütbelilerle öğrenciler birlikte anılarak şöyle denilmektedir: “Kanunlarda ve kanunlara dayanılarak
çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerde yazılı haller dışında, subaylığa,
astsubaylığa ve askeri öğrenciliğe son verilemez; aylık ve diğer hakları
elinden alınamaz.”
Devamla 8’inci
maddede “ Subayların, astsubayların ve askeri
öğrencilerin özel kanununda yazılı belli şartlar içinde emeklilik
hakları vardır.” ifadesiyle öğrencilerin de emeklilik hakkı olduğu
belirtilmektedir. Emeklilikle ilgili özel kanun ise Emekli Sandığı Kanunudur.
Yine 926 sayılı yasanın “Ek Geçici Madde 19 – (Ek: 7/7/1971 -
1424/46 md.; Değişik: 28/12/1976 - 2028/2 md.) 1424 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği
14/7/1971 tarihinden sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine duhul eden subay, astsubay
ve askeri öğrenciler hakkında 112
nci maddedeki 15 yıllık yükümlülük süresi uygulanır.” hükmüyle askeri
öğrencilerin de (askeri lise öğrencileri hariç) 15 yıllık yükümlülüklerini
tamamlamadan TSK’den ayrılamayacakları belirtilmektedir.
Askeri
öğrencilerin ilişikleri TSK Personel Yasası’nın 17/b maddesine göre bazı
dönemlerde ise (a) ve (g) fıkralarına, ayrıca Harp okulları kanunu ve disiplin
yönetmeliğine göre kesilmiştir. İlişik kesmeye ilişkin kanun maddesinin metni
şöyledir:
“Madde 17 – Fakültelerde veya yüksek
okullarda Silahlı Kuvvetler hesabına okuyan öğrenciler aşağıdaki hallerde
askeri öğrencilik niteliğini kaybederler:
b) Yönetmelikte belirtilecek esaslar
dahilinde, askeri öğrenci niteliğini kaybettiklerine dair disiplin kurullarınca
haklarında karar verilenler,”
Askeri
öğrencilerin ve muvazzafların ilişikleri disiplinsizlik gerekçesiyle
kesilmiştir. Ancak, disiplinsizlik göstermelik gerekçedir. Darbe dönemlerinde
ve hazırlık sürecinde yoğunlaşan ilişik kesme işlemlerinin gerçek nedeni
disiplinsizlik değildir. Yasa koyucu da
bu gerçeği bildiği için Geçici Madde 32 ile haksız uygulamanın sonuçlarını
ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Aynı gerekçelerle (sözde disiplinsizlik
gerçekte düşünceleri ve inançları nedeniyle) aynı personel kanununa tabi
kişilerin TSK’den ilişikleri kesilmiştir. İster öğrenci, isterse muvazzaf;
gerek yargı denetimine kapalı gerek sözde açık işlemle ilişiği kesilenlerin
hepsi aynı kanuna tabi askerdirler ve aynı haksızlığa uğramışlardır.
Dolayısıyla yasa hepsini kapsamak durumundadır. Ama Milli Savunma Bakanlığı, kapsamadığı yorumuyla askeri öğrencilerin
başvurularını reddetmiştir. Yasanın bu şekilde yorumu ve uygulaması
ayrımcılıktır.
***
Türk Silahlı
Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve Öğrenciler
“ Madde 1 - Türk Silahlı Kuvvetleri: Kara
(Jandarma dahil),Deniz ve Hava Kuvvetleri subay, askeri memur, astsubay, erbaş
ve erleri ile askeri öğrencilerden teşekkül eden ve seferde ihtiyatlarla ikmal
edilen, kadro ve kuruluşlarla teşkilatı gösterilen silahlı Devlet kuvvetidir.”
Burada da
görülüyor ki, askeri öğrenciler TSK personelidir; sadece birer öğrenci
değildirler.
Yine aşağıdaki maddeler bu durumu
pekiştirmektedirler.
Madde 70 -(Değişik madde: 12/12/1991 -KHK-469/1md.; Değiştirilerek
kabul:17/06/1992 -3810/2 md). Subay, askeri memur, astsubay,
uzman jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli 657 sayılı Kanuna tabi
memur emeklileri ile, bunların 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre sağlık
hizmetlerinden yararlanabilecek aile fertleri ve dul ve yetimleri, harp ve
vazife malullüğünü gerektiren sebeplerden dolayı ölen yedeksubay, erbaş ve
erlerin aylık almaya müstehak dul ve yetimleri, harp ve
vazife malulü yedeksubay, erbaş ve erlerle bunların 5434 sayılı Kanun
hükümlerine göre sağlık hizmetinden yararlanabilecek aile fertleri ile dul ve
yetimleri, Emekli Sandığı tarafından vazife malullüğü aylığı bağlanan ve bu
nedenle okullarından ilişiği kesilen harp okulları, üniversite ve yüksekokullar
ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığına bağlı fakülte ve yüksekokullarda
öğrenimde bulunan askeri öğrenciler ve astsubay sınıf okulu öğrencileri ile
5434 sayılı Kanun hükümlerine göre sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek aile
fertleri, bunların vazife malullüğünü gerektiren sebeplerden dolayı ölümleri
halinde sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek aile fertleri, askeri sağlık
kurum ve kuruluşları yanında diğer resmi sağlık kurum ve kuruluşlarından da
yararlanırlar. Bunların tedavi giderleri Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığınca ilgili mevzuat hükümlerine göre karşılanır ve sağlık karneleri
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı tarafından verilir.
Madde 92 - b) (Değişik bend: 28/05/2003 - 4861 S.K./18. md.)
Fakülte ve yüksek okul öğrencileri ile harp okulu öğrencilerine subaylar gibi; astsubay hazırlama ve astsubay meslek
yüksek okulu öğrencileri ile
astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulanlara astsubaylar gibi muamele olunur.
Madde 113 - a) (Değişik fıkra: 28/05/2003 - 4861 S.K./19. md.) Astsubay meslek
yüksek okulları, fakülte ve yüksek okullar ile harp okullarında okuyan askeri
öğrenciler ile astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan
adaylar, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun uygulaması bakımından askerlik
yükümlülüğü altına girmiş sayılır ve diğer
askerlere uygulanan hükümler bunlara da aynen uygulanır.
Emekli
Sandığı Kanununda Muvazzaflar ve Öğrenciler
Sandıktan Faydalanacaklar
Madde 12 -j) (Değişik:28/5/2003 - 4861/20
md.) Harp okulları, fakülte ve yüksek okullarda Türk Silâhlı Kuvvetleri
hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî olanlar ile astsubay
meslek yüksek okulları ve astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine
tâbi tutulan adaylar;
Emekli
Keseneğine Esas Tutulacak Aylık, Ücret ve Ödenekler
Madde 15 e) (Değişik: 28/5/2003 - 4861/21
md.) Harp okulları, fakülte ve yüksek okullarda Türk Silâhlı Kuvvetleri
hesabına okuyanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay nasbedilmek
üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulanların harçlıkları ile teğmen veya
astsubay çavuş aylıkları arasındaki farkın keseneği aynı esaslara göre
öğrenciler adına kurumlarınca ödenir.
Fiili
Hizmet Müddeti Madde 31
Değişik:28/5/2003 - 4861/22 md.) Harp okulları, fakülte ve yüksek okullar ile
astsubay meslek yüksek okullarında sınıfını geçemeyen Türk Silâhlı Kuvvetleri
mensubu askerîlerin, fazla öğrenim yılları fiilî hizmet müddetlerinden
indirilir. Fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokullarında kendi hesabına
okuduktan sonra muvazzaf subay veya astsubay
nasbedilen veya askerlik hizmetini takiben muvazzaf subay veya
astsubaylığa geçirilenlerin, normal süreyi aşan öğrenim süreleri fiilî hizmet
müddetinden sayılmaz.
Değişik:28/5/2003 - 4861/22 md.) Bu okulları
tamamlayamayarak ayrılanların ve fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek
okullarında kendi hesabına okuduktan sonra astsubay nasbedilmek üzere temel
askerlik eğitimine tâbi tutulanlardan bu eğitimi tamamlayamayarak ayrılanların
buralarda geçen öğrenim ve eğitim müddetleri fiilî hizmet müddeti sayılmaz.
Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi AYİM’in 27.02.1991 tarihli
kararındaki ifadeyle “ Bu yasa
metinlerinden Harp Okullarında okuyan askeri öğrencilerin emeklilik yönünden
5434 Sayılı Kanun hükümlerine tabi oldukları açıkça anlaşılmaktadır”
Dolayısıyla,
ayrılanların (daha doğrusu ilişiği kesilenlerin) öğrenim ve eğitim müddetleri
fiili hizmet müddetinden sayılmaz maddesine dayanılarak öğrencilerin emeklilik
hakkı olmadığı ileri sürülemez. Çünkü, yasa ilişiği kesme işleminin haksız
olduğu üzerine kurulmuştur. Bu haksızlığı gidermek için çıkarılmış ve ilişiği
kesme işlemini tüm sonuçları ile birlikte hükümsüz kılmaktadır. Buna göre
subaylar için albay rütbesinden emekli olmuş gibi eşit hakları tesis
etmektedir. Yani subayları atılmamış addetmektedir. İlişiği kesildiği günden
yasanın çıktığı güne kadar geçen sürenin TSK’de geçmiş sayılacağını
belirtmektedir. Aynı şekilde haksız olarak ilişiği kesilmiş öğrenciler de
atılmamış addedilmeli subaylar/astsubaylar gibi eşit hakları verilmelidir.
***
Malulen Emekli Edilen Öğrenci İçin AYİM'in Kararı
1977 yılında
malulen emekli olan Harp Okulu öğrencisinin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu
kişilerin sağlık hakkının mevzuat değişikliği nedeniyle 1989 yılında elinden
alınmak istenmesi üzerine yargıya intikal eden olayda AYİM kararını öğrenci
lehine verirken öncelikle “statüsünü”
incelemiştir. AYİM’in kararı, öğrencilerin statüsü ve emeklilik hakları
konusuna açıklık getirmiştir:
“Dava konusu kimlik kartı ve sağlık fişi
verilmemesi işleminin hukuka uygun olup olmadığının belirlenebilmesi için,
öncelikle davacının "Statüsü"nün incelenmesinde yarar
görülmüştür. .... 5434 Sayılı T.C.Emekli Sandığı Kanununun "Sandıktan
faydalanacaklar" başlıklı 12 nci maddesinin (j) bendinde "Harp
Okulları ile Fakülte ve yüksek okullarda silahlı kuvvetler hesabına okuyan veya
kendi hesabına okumakta iken askeri öğrenci olanlar"ın bu kanun kapsamında
oldukları belirtilmekte; aynı kanunun "Emekli keseneğine esas tutulacak
aylık, ücret ve ödenekler" başlıklı 15 nci maddesinin (e) bendinde ise
"Harp Okulları ile fakülte ve yüksek okullarda Silahlı Kuvvetler hesabına
okuyanların ve astsubay sınıf okulu öğrencilerinin, öğrenci harçlıkları ile
teğmen ve astsubay çavuş aylıkları arasındaki farkın keseneği aynı esaslara
göre öğrenciler adına kurumlarınca ödenir" denilmektedir. Bu yasa metinlerinden Harp Okullarında okuyan
askeri öğrencilerin
emeklilik yönünden 5434 Sayılı Kanun hükümlerine tabi oldukları açıkça
anlaşılmaktadır......
İç Hizmet Kanununun l nci maddesinde askeri
öğrencilerin Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları kapsamına dahil olduğu açıkça
ifade edilmektedir...
…bir askeri öğrenci kanunun sağlıkla ilgili
hükümlerinden aynen istifade edebilecek, özel kanunlara örneğin 5434 Sayılı
Kanuna göre "emekli" statüsüne girmekteyse, hangi muvazzaf statünün
(subay, astsubay) öğrencisi ise sanki o statüden emekli olmuş gibi addedilerek,
tabi olacağı bu konumdaki kişilerin sahip olduğu sağlıkla ilgili haklara aynen
kavuşmuş olacaktır. Şüphesiz, bunun
söz konusu olabilmesi için o kişinin lise üstü öğrenim veren bir okulun
askeri öğrencisi (Harp okulu, üniversite, astsubay sınıf okulu gibi) olması ve
5434 Sayılı Kanunun ilgili hükümleri uyarınca 18 yaşını bitirmiş ve kuruma ilk
emeklilik kesintisinin yatırılmış olması da gerekli bulunmaktadır.” (Dergi
No:7, Karar Dairesi: AYİM. 2.D., Karar Tarihi: 27.02.1991, Karar No: 90/78 E., Karar
No: 91/98K.)
***
“Yargı Denetimine Kapalılık/Açıklık Ayrımı” Doğru Değildir
!
Geçici Madde
32’nin amacı “yargı denetimine kapalı işlem” ile ilişik kesme işlemini yargı
denetimine açmak değildir. Amaç, haksız ilişik kesme işlemini yok sayarak
ilişiği kesilen askeri personelin emsalleri ile aynı olan özlük haklarını tesis
etmektir.
TSK’den ilişik
kesme işlemine karşı yargı denetimi askeri yargı tarafından yapılmaktadır.
Askeri yargı; kuruluş kanunu, atama ve işleyişiyle “bağımsız” değildir. Esasen
12 Eylül 2010 tarihli referandumla kesinleşen Anayasa değişikliğinde de askeri
yargının mahkemelerin bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına göre yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır.
Askeri vesayet rejiminin var olduğu ve sona ermesi gerektiği görüşü genel kabul
görmüştür. Askeri vesayet rejiminde olağan dönemde asker, genel siyaset
üzerinde son sözü söyleme gücünü elinde tutmuş; darbe dönemlerinde ise yönetimi
doğrudan üstlenmiştir. Dolayısıyla, her dönem özellikle darbe ve darbe
dönemlerine hazırlık süreçlerinde vesayet daha baskın ve belirleyici olmuştur. Askeri yargı da idari kararların onay
mercii durumuna düşmüştür. Askeri idarenin tasarruflarının yargı yoluna
açık olup olmaması farklılık oluşturmamıştır. Bu nedenle TBMM, Geçici Madde
32’yi kabul ederken geçmiş dönem ilişik kesmelere karşı yargı yolunu açmayı değil, haksızlığın doğrudan idare eliyle telafi
edilmesini amaçlamıştır. Bu nokta atlanarak, açık/kapalı işlem tartışması
yapmak, çıkarılan yasanın gerekçesi ve tesis ettiği hüküm ile de, adalet
duygusu ve eşitlik ilkesiyle de örtüşmez.
Askeri
öğrencilerin ilişik kesme işlemlerini yargı denetimine açıklık/kapalılık
yönüyle ayrıca incelendiğinde görünen, askeri öğrencilerin ilişik kesme
işlemlerinin yargı denetimine açık işlem olarak değerlendirilemeyeceğidir.
Çünkü;
AYİM Kanunu’nun
20/a maddesi sadece “askeri hizmete ilişkin idari eylem ve işlemler”e karşı
mahkemeye başvurulabileceğini düzenlemiştir.
211 Sayılı
TSK İç Hizmet Kanunu 6. Maddesine göre askeri “hizmet” tanımı şu şekildedir:
“Hizmet:
Kanunlarla nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla,
âmir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir.”
Bu tanıma göre,
siyasi görüşü nedeniyle TSK’den ilişiği kesilen askeri personelin AYİM’e
başvurması zaten baştan engellenmiştir.
Salt görüş ve
inanç suçlamasıyla ilişik kesilmesi başlı başına insan hakları ihlalidir.
İhlal, şeklen de olsa AYİM’e başvuru yolunun kapatılmasıyla katmerlenmiştir.
Gerek yargıç
sınıfından gerekse kıta subaylarından AYİM üyeleri, özellikle yasa dışı görüş
suçlamasıyla ilişiği kesilen askeri personelle ilgili tüm kararlarında kendilerini
Ordu’nun gelenekleriyle bağlı saymışlardır. Bu bağlılık her şeyden önce
“ideolojik bağlılık”tır. Dolayısıyla AYİM’in kendilerini bağlı saydığı ideoloji
dışındaki görüş ve inançlara demokratik hoşgörüyle yaklaşmaları beklenemez.
Nitekim kurulduğu günden bu yana AYİM’in yasa dışı görüş ve inanç suçlamasıyla
ilişiği kesilen askeri personel lehine karar vermesi istisnadır. Kararların
istikrarlı
çoğunluğu “ideolojik nedenle”
TSK’dan ilişiği kesilen personelle ilgili ilişik kesme işlemlerinin
onaylanmasıdır.
Esasen
Genelkurmay Başkanı’nın önerisiyle mahkemeye atanan kıta subaylarının ve askeri
yargıçların Genelkurmay Başkanlığının işlemlerini denetlemesi ironik bir
durumdur. Nitekim AYİM, vermiş olduğu kararlarda demokratik toplumun gereği
olan “Düşünce Özgürlüğünü”n anayasal hak olduğunu hiç dikkate almamış, önüne
gelen dosyaları şekli olarak değerlendirmekle yetinmiştir.
Öte yandan,
AYİM hep kışla içindedir. 12 Mart 1971 darbesinden sonraki dönemde ve bütün
darbe dönemlerinde, kışla içinde kurulmuş merkezlerde işkenceli sorgulardan
geçirildikten sonra
ilişiği kesilenlerin, kışla
içindeki mahkemeye dava açıp açamayacakları vicdan sahiplerinin takdirindedir. Sadece
bu “zımni tehdit” bile gerek rütbeli personel gerekse öğrenciler hakkındaki
ilişik kesme işlemine karşı yargı yolunun açık olmadığının kabulü için yeterlidir.
Yukarıda
anlatılan hususlara ek olarak;
Askeri
öğrencilerin ilişik kesme kararları dönemlere göre farklılık göstermekle
birlikte Disiplin Kurulu ya da Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla disiplinsizlik
gerekçe gösterilerek verilmiştir. Öğrenciye
göstermelik disiplin cezaları verilmiş ve disiplin notu düşürülmüştür. Bazen de
disiplin notunun düşürülmesine dahi gerek duyulmadan öğrenci niteliğinin
yitirildiği öne sürülerek, disiplinsizlik gerekçesiyle ilişik kesilmiştir.
Askeri
öğrencilerin dosyaları incelendiğinde, 4 yıllık eğitim sürecinde gerek disiplin
gerekse de akademik başarısı üst düzeyde olan öğrencinin bir ay ya da bir
haftada tüm disiplin notu yok edilerek ilişiğinin kesildiği ortaya çıkacaktır.
Hatta 30 Ağustos'a. yani mezuniyet tarihine bir hafta kala disiplinsizlik gerekçesiyle
ilişiklerinin kesildiği görülecektir.
Haksız
uygulamalarla ilişikleri kesilen asker öğrenciler, mağdur edilmekle kalmayıp,
sonrasında da olağanüstü dönemlerin olağanüstü kararlarıyla altından
kalkamayacakları meblağlarda tazminat ödemek zorunda bırakılmışlardır. Öğrenci
askerler genellikle dar gelirli yoksul aile çocukları olduklarından, aileler,
adeta tazminat terörü altında ezilmişler; bazı aileler dağılmışlardır. Bugün
dahi (30 yıl sonra bile) aileleriyle ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yeniden
tesis edememiş asker öğrenciler aramızda yaşamaktadır.
Bununla da
yetinilmeyerek mezuniyetine günler kalan asker öğrencilere bile 20 ay süreyle
askerlik yaptırılarak, kıtalarda bir başka işkenceye de maruz kalmaları
sağlanmıştır. Oysa Harp okullarındaki askeri eğitim, Harp okulları dışında Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde ancak komando kurslarında verilir. Bunca sıkı askeri
eğitim görmelerine karşın, yasa dışı görüş iddiasıyla okuldan atıldıktan sonra
er statüsünde askerlik yapmak üzere askere alındılar. Aynı sırada okudukları
devre arkadaşlarının bölüğüne düşenler kendilerini şanslı saydılar. Bu noktada
vurgulanmalıdır ki, Harp Okulu’ndan çıkartılan askeri öğrencinin er olarak
askere çağrılması, Harp Okulu’ndaki eğitime saygısızlığın ve er olarak
askerliğin aslında ceza olarak uygulandığının ifadesidir.
***
İlişik Kesme
Kararları “Yargı Denetimine Açık” Kabul Edilemez !
Bu kararlar
aşağıda özetlediğimiz nedenlerden dolayı yargı denetimine açık hukuki
dayanaklara sahip kararlar değildirler.
a- 12 Eylül
1980 darbesinin hazırlık sürecinde Yüksek Disiplin Kurulu kararı ve Kuvvet
Komutanlığı onayı ile ilişiği kesilen askeri öğrencilerin ilişikleri aslında
disiplinsizlik gerekçesiyle
kesilmemiştir.Gerçekte ilişik,
düşünce ve inanç nedeniyle kesilmiş, gerekçe olarak da disiplinsizlik iddiası
ileri sürülmüştür. Çünkü görüş ve inanç diye açıkça gerekçe gösterilseydi
yasaya aykırı olacaktı. İlişik kesme gerekçesi olarak gösterilen disiplinsizlik
iddiası gerçek olmadığına göre, yasaya uygun olup olmadığının yargı denetimine
tabi olması gerektiği tartışması anlamsızdır. TBMM Geçici Madde 32 ile ilişik
kesme işlemlerini yok hükmünde saydığından askeri öğrenciler hakkındaki ilişik
kesme işlemleri de yok hükmünde sayılmalıdır.
b- Disiplin
amirlerince askeri öğrencilere verilen disiplin cezaları yargı denetimine tâbi
değildir. Bu nedenle AYİM’in denetimi; bu ilgili disiplin cezasının
yerindeliğinin takdiri veya disiplin cezasını yetki, sebep, şekil, konu, maksat
yönlerinden hukuka uygunluğunun veya aykırılığının araştırılması biçiminde
olamamaktadır. Mahkeme disiplin cezasının bir idari işlem olarak bu sayılan
hususlardan biri bakımından sakat olduğunu görse bile 1602 Sayılı AYİM
Kanununun 21’nci maddesi son fıkrası karşısında bu sakat disiplin cezalarına
tekabül eden disiplin notlarını geçersiz sayamamaktadır. Dolayısıyla sakat
disiplin cezaları ile ilişiği kesilen (hukuki durumu değiştirilen) öğrencinin
ilişik kesme işleminin yargı denetimine açık olduğu kabul edilemez.
SONUÇ ve İSTEM
Yukarıda ayrıntılı olarak değerlendirilen gerekçelerle
926 sayılı TSK Personel Kanununa tabi öğrenci askerler TSK Personel Kanunu
Geçici Madde 32 kapsamındadırlar. Bu açıklığa rağmen yararlandırılmamaları
yasaya ters düşmüştür.
Sayın idare ya yargı aşamasında AYİM’e
bildireceği olumlu görüş ile yanlışlığı telafi edip görüş ve inancından dolayı
ilişiği kesilmiş askeri öğrenciye, ait olduğu statünün haklarını iade etmeli;
ya da TBMM’den yanlışlığı giderecek adil bir yasa talep etmelidir.
Saygılarımızla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder